Lyrics
Kurtlar Vadisi
Sokaklar karanlık, kan rengi gökyüzü,
Adalet kayıp, bu şehir bir kör düğüm.
Vurgun yedik ömür boyu, kimse dönüp bakmaz,
Çöken umutlar altında kaldık, hayat patlar.
Acımasız sesler yankılanır gece,
Dehşetle yürürken düşürür seni derde.
Ucuz can pazarı, herkes bi’ metelik,
Gözler boş bakar, umutlar hep ölümlük.
Kurtlar vadisi döner, biz burda figüran,
Kalbi nasır tutmuş herkes bi’ piyon lan!
Kana susamış sokak köpekleri peşimde,
Bu çukurdan çıkılmaz, boğuşurum gölgemle.
Okumuş, siyasetçi, sanki farklı mı ki?
Mafyayla el ele, bu düzen hep çürük zemin.
Paralar çökmeyle doluyor hep ceplere,
Bizse kavga ederiz, yerdeki kemikler uğruna.
Helak hak oldu, yolsuzluğun düzeninde,
Hakkını arayanlar yok oldu gölgelerinde.
Taş üstüne taş koymadık, yıkıp geçtik,
Hayallerimiz mezar taşı oldu, izledik.
Kurtlar vadisi döner, biz burda figüran,
Kalbi nasır tutmuş herkes bi’ piyon lan!
Kana susamış sokak köpekleri peşimde,
Bu çukurdan çıkılmaz, boğuşurum gölgemle.
Yansın bu gece, kül olsun umutlar,
Sokaklarda yazılır en derin ağıtlar.
Hayat bir film, biz de bittik kare kare,
Kendi ellerimizle kazdık mezarları be.
Dikenli Tel
Bir zamanlar dürüst hayallerimiz vardı,
Geleceğe umutlu, tertemiz bakardık.
Sıkı okuyarak, çalışarak büyüdük,
Bir doktor, bir avukat, bilim için yürüdük.
Anneler umut etti, babalar yoruldu,
Terle yoğrulan ekmek hayallerle doluydu.
Sonra bir perde indi, dikenli tel ördüler,
Emekler çöpe gitti, çarenize bakin dediler.
Her yer çantacı, komisyoncu, çakarlı arabalar,
Hava basar sokaklarda ensesi kalın adamlar.
Yeni düzen yutuyor bizi, her şey dibe batar,
Umutlar kül oldu, içimizde sessiz bir isyan yanar.
Bir zamanlar ışık vardı, geleceği görürdük,
Şimdi karanlıkta kaybolan bir sürü olduk
Hayal kurmak yasak, sistem hep köstek,
Üç kuruşa mahkûm bir hayata gömlek.
Bilim dedik, ilim dedik, hedef hep yüksekti,
Ama adalet sustu, kalpler hep küskündü.
Dürüstlükse artık sadece bir isim,
Geriye ne kaldı? Bir dolu derin sitem.
Her yer çantacı, komisyoncu, çakarlı arabalar,
Hava basar sokaklarda ensesi kalın adamlar.
Yeni düzen yutuyor bizi, her şey dibe batar,
Umutlar kül oldu, içimizde sessiz bir isyan yanar.
Diplomalar bir kağıt, ne işe yarar?
Adaletle emek bir uçurum kadar uzak.
Tepedekiler doymaz, dibi görmez,
Altta kalan her zaman çileyi bilmez.
Bir zamanlar “çalma” derdi büyüklerimiz,
Şimdi çalan kazanır, bu düzen bizim neyimize?
Parası olan yol açar, olmayan sürünür,
Adalet terazisi sahte, sabırsa tükenir.
Karanlığa alıştık, ama ışık lazımdı,
Hayallerle büyüdük, hayat mı kandırdı?
Yırtmak için dikenli teli, bir güç lazım,
O gün gelir mi? Bizimle yıkılır düzenin ağzı.
Her yer çantacı, komisyoncu, çakarlı arabalar,
Hava basar sokaklarda ensesi kalın adamlar.
Yeni düzen yutuyor bizi, her şey dibe batar,
Umutlar kül oldu, içimizde sessiz bir isyan yanar.
Şimdi soruyorum: Biz kime ne yaptık?
Ne için savaştık, neden vazgeçtik?
Her şey değişti, dürüstlük bir maske,
Doğruyu savunmaksa şimdi bir mesele.
Karanlığa alıştık, ama ışık lazımdı,
Hayallerle büyüdük, hayat mı kandırdı?
Yırtmak için dikenli teli, bir güç lazım,
O gün gelir mi? Bizimle yıkılır düzenin ağzı
Her yer çantacı, komisyoncu, çakarlı arabalar,
Hava basar sokaklarda ensesi kalın adamlar.
Yeni düzen yutuyor bizi, her şey dibe batar,
Umutlar kül oldu, içimizde sessiz bir isyan yanar.
Gün gelir tel kopar, umutlar parlar,
Zincirler kırılır ve güneş doğar.
Hayaller yeniden kurulur.
Yedi Tepe Istanbul
Sokağa çıkıp bir nefes alayım deme,
Azrail’in bile işten belli büküldüğü yerdesin.
Cehennem kapılarını açmış, İstanbul’un göbeğindesin.
Ancak surlar anlatır geçmişin zarafetini,
Şimdi kanla yıkanıyor bu şehrin kaldırımları.
Gölgeler uzun, geceler gürültülü, buranın sarhoşu gibi,
Her adımda çatışma, her köşede mutlak bir deli.
Açık hava tımarhanesi oldu memleket,
Yaşanan acılara dayanamaz her kafa, her yürek.
Aynalara yansıyan hep aynı yorgun suret.
Yedi tepe İstanbul,
Adım başı Tarikat, peki nerede Hakikat?
Silühetin Minare, sokakların virane.
Bu şehrin melodisi, ezan, siren ve kurşun sesi.
Adaleti mi sordun? Yumruklarda gizli.
Bir elinde tespih, diğerinde sustalı bıçak izi.
Beyaz tozlar karışmış kaldırım taşlarına,
Her köşe başı hikaye, kim sağ çıkar sabaha?
Çocuklar büyür karanlık hikayelerle,
Baba dediğin mezarda, ya da içeride.
Gerçi uzun sürmez, burası açık cezaevi.
Aşk bile kanar bu şehirde, silah sesiyle.
Yedi tepe İstanbul,
Adım başı Tarikat, peki nerede Hakikat?
Silühetin Minare, sokakların virane.
Bu şehrin melodisi, ezan, siren ve kurşun sesi.
Tarlabaşı’nda hayaller, Balat’ta gölgeler,
Kanlı eller uzanır, Fener’de düşlere.
Surların ardı tarih, içinde kelepçe,
Fatih’in ruhu bile çekilmiş bir kenara köşede.
Şehri tutmuş eller, karanlık bir perde,
Kim bilir hangi çocuk, hangi köşede perişan hâlde.
Huzuru aramak nafile, gökyüzü bile gri,
İstanbul seni yutar, sessizce bir gece yarısı.
Yedi tepe İstanbul,
Adım başı Tarikat, peki nerede Hakikat?
Silühetin Minare, sokakların virane.
Bu şehrin melodisi, ezan, siren ve kurşun sesi.
Sokak lambası bile aydınlatmaz karanlığı,
Her adımda hissedersin ölümün ağırlığını.
Bu şehri terk etmek mi? Yok, bu senin kaderin,
İstanbul bir aşk, ama aynı zamanda belalın.
Sabahları Uykusuz
Sabahları uykusuz, kapkaranlık yolda,
Bilmemem gereken dertlerle baş başa.
Daha yaşım kaç ki, niye bu kasvetli düşünceler?
Bu hayat hep mi zor, bu yollar hep mi karanlık?
Ne kadar ovuştursam da çıplak ellerim üşür,
Babamdan eldiven istemeye dilim bir türlü varmaz.
Bir baba intihar etti yine haberlerde,
Çocuğuna kıyafet alamadı diye.
Ve öksüzler kalabalığına bir gariban daha katıldı.
Bu yük kimin sırtında, bu dertler kimin sorunu?
Hava kurşun gibi ağır, yıkılıyor çocukların umudu.
Kimse sormuyor, kimse görmüyor garibanın sessiz çığlığını,
Ama yine de yaşıyoruz, direniyoruz, çünkü hala ayaktayız.
Kardeşim oynar yamalı montuyla,
Mutluluk burada küçük şeylerde saklı.
Okul sıralarında alay ederler, bakışlar deler geçer,
Ama karnın açken kalbindeki öfke sabrı seçer.
Eve dönerken düşünürsün, annem ne yaptı?
Çorbasında suyun tadı baskın,
Ama sevgisi doldurur midende boş kalan kısmını.
Bu yük kimin sırtında, bu dertler kimin sorunu?
Hava kurşun gibi ağır, yıkılıyor çocukların umudu.
Kimse sormuyor, kimse görmüyor garibanın sessiz çığlığını,
Ama yine de yaşıyoruz, direniyoruz, çünkü hala ayaktayız.
Ellerim çıplak, ellerim üşür, ama kime anlatırım?
Babam o haberden sonra sustu bir gün, konuşmadı.
O da biliyor bize neler alamadığını,
Ve sessizliğiyle anlatıyor en derin acısını.
Kardeşim eski ayakkabısını tamir eder, yenisi yok,
Şehrin ücra yollarında çamur içinde koşturuyor yine çok.
Annem bir lokma yemekle gülümser, her şeye değer,
Ama kimse bilmez, o gülümsemenin ardında neler gizler.
Bu hayat bizim için mi, yoksa bir sınav mı her gün?
Garibanın çocukları hep dikenli yollarda yürür.
Ama bil ki, bu karanlık elbette bir gün dağılır,
Ve yüreğimizdeki güneşle hayat yeniden umutlanır, aydınlanır.
Bu yük kimin sırtında, bu dertler kimin sorunu?
Hava kurşun gibi ağır, yıkılıyor çocukların umudu.
Kimse sormuyor, kimse görmüyor garibanın sessiz çığlığını,
Ama yine de yaşıyoruz, direniyoruz, çünkü hala ayaktayız.
Sabahları uykusuz, ama yine de umutsuz değiliz,
Çünkü bu dünyanın karanlığında biz umutun ta kendisiyiz.
Babam, sen kederlenme, bu dertler elbet son bulur.
Ve bir gün senin için tüm hayalleri gerçekleştireceğim.
Kurtlar Vadisi
The album “Kurtlar Vadisi” by Krono$ is a powerful fusion of gritty trap beats and traditional Turkish influences, creating a sound that bridges past and present. With razor-sharp, politically charged lyrics, Krono$ exposes oppression, corruption, and social injustice, turning each verse into a battle cry. His relentless flow transforms his music into a call to action—a voice for the voiceless and a defiant stand against a system that once sought to silence him.
“Kurtlar Vadisi” is more than just an album; it’s a rebellion, an anthem for those who refuse to be ignored. From haunting melodies inspired by Turkish folk traditions to hard-hitting 808s and modern trap rhythms, Krono$ crafts a sonic landscape that is both raw and deeply evocative. His words resonate with the struggles of the working class, the exiled, and anyone who dares to challenge authority.
Living in exile in Germany, Krono$ has turned his distance from his homeland into strength. His music speaks of resistance, identity, and the fight for freedom, making “Kurtlar Vadisi” not just an album, but a movement. Whether through ominous orchestral samples or high-energy street anthems, each track reflects the tension, anger, and hope of a generation seeking change.